-Kalaycı, Sorunları Gündeme Taşıdı.

       MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa KALAYCI, TBMM Genel Kurulda 196 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerine yaptığı konuşmada “ Şehit ve gaziler, asgari ücret, esnaf ve çiftçiler, silah test merkezinin kurulması ve turizm” konularını gündeme getirdi;

     Konuşmasında; Gazilerin ve şehit ailelerinin haklı taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğini belirten Kalaycı; “Vazife ve harp malullerimizden çalışmaya devam edenlere en az 20 yıllık sigortalılık süresi ve 5 bin gün prim ödenmiş olması şartıyla ikinci bir aylık bağlanma imkanı verilmekte; emekli maaşları kesilen gazilerimizin mağduriyetinin giderilmesi amaçlanmaktadır. Gazilerin ve şehit ailelerinin haklı talepleri mutlaka yerine getirilmelidir. Şehit dul ve yetimleri ile ana ve babalarına bağlanan aylık artırılmalı, şehit çocuklarının hepsine iş hakkı verilmelidir. Engellilere sağlanan ÖTV'siz araç alma imkânı gazilerimize de verilmelidir. Muharip gazilerimize bağlanan şeref aylığının farklılaştırılması asla kabul edilemez olup, yıllardır gazilerimizi üzmektedir. Muharip gazilerimizin gelir ve iş durumuna bakılmaksızın hepsine aynı tutarda şeref aylığı bağlanmalı, bazı hak ve imkanlar sağlanmalıdır. 

Malul sayılmayan gazilerimize onurla taşıyacakları ve çocuklarına gururla anlatacakları gazilik madalyası verilmelidir. Kimseye muhtaç olmadan hayatlarını devam ettirebilmeleri sağlanmalı, özellikle de sağlık hizmetlerinde katılım payı muafiyeti tanınmalıdır.” Dedi.

    Asgari ücretten vergi alınmaması gerektiğine dikkat çeken Kayacı şu ifadelere yer verdi; İşverenlerin işgücü maliyetlerini düşürerek istihdamı korumak ve artırmak amacıyla 2016 yılında başlatılan asgari ücret desteği uygulamasının, sigortalı için aylık 75 lira olarak 2020 yılında da devam ettirilmesi düzenlenmektedir. Asgari ücretten yapılan vergi ve prim kesintileri çalışanların net ücretini azaltırken, işverenlerin de maliyetini artırmaktadır. Asgari ücretten vergi alınmamalı ve çalışanların asgari ücret kadar geliri vergi dışı bırakılmalıdır.

       Asgari ücretteki artış, esnaf ve çiftçinin Bağ-Kur primlerini de artırmaktadır.  Esnaf ve çiftçinin bu primleri ödeyebilmesi çok zordur, nitekim birçok esnaf ve çiftçi ödeyememektedir. Esnaf ve çiftçinin prim oranlarında indirim yapılmalı, işverenlere sağlanan destekte olduğu gibi esnaf ve çiftçiye de destek sağlanmalıdır.

     KOSGEB kredi ve desteklerinden yararlanmak üzere sadece esnafa özgü bir destek programı uygulamaya konulmalıdır. Esnafımızdan istenen teminat mektubu komisyon bedeli yüksek olup, mutlaka düşürülmelidir.

    Esnafı yok eden AVM ve büyük market zincirlerinin şehir merkezinde şube açmaları adil rekabet şartlarını bozmayacak şekilde mutlaka kurallara bağlanmalıdır.

      Sosyal güvenlik sisteminde esnaf ve çiftçi Bağ-Kurlulara yönelik eşitsizlikler bulunmaktadır. Emekli olabilmek için SSK'lılar 7200 gün, Bağ-Kur'lular 9000 gün prim ödemektedir. Üstelik en düşük maaş Bağ-Kurluya bağlanmaktadır.  Bağ-Kurlulara yapılan haksızlık telafi edilmeli, prim gün sayısında ve emekli aylıklarında eşitlik sağlanmalıdır.

    Sanayide birçok esnafımızın ve çalışanların çıraklık ve staj süreleri emeklilik hizmetine sayılmamaktadır. Çıraklık ve mesleki eğitimin özendirilmesi de dikkate alınarak, çıraklık ve staj süreleri hizmetten sayılmalı ve sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas alınmalıdır.

     Nakliyeci esnafımız zor günler yaşamaktadır. Nakliye ücretleri giderleri karşılamamaktadır. Kamyonların çoğu takoza çekilmiş, birçoğu da yanmış yağ kullanarak tekerlerini döndürmeye çalışmaktadır. Taşımacılık yapabilmek için zorunlu olan onlarca yetki belgesinin ücretleri yüksek olup, uygulamada pek çok problemle karşılaşılmaktadır. Şoför esnafı, yakıt konusunda desteklenmeli, yetki belgeleri şoför esnafına yük olmaktan çıkarılmalı ve takoğraf takılması konusundaki sorunlar giderilmelidir. Şoför esnafına yıpranma payı hakkı verilmelidir.

    İzinsiz tüfek üretimi ve satışlarını önlemeye yönelik yaptırımlar artırılmaktadır. Uygulamada, faaliyet izni bulunan firmalara yorum farklılıklarından kaynaklı mağduriyet yaşatılmamalıdır. Faaliyet izin belgesi bulunan imalatçı firmaların yanısıra, av bayilik belgeli ihracatçı firmalar da olduğundan, sektörde problemlere yol açılmaması için önlemler alınmalıdır.

   Ülkemizde tüfeklerin test edilip onaylanması ile ilgili uluslararası standartlarda bir test altyapısı ve buna bağlı olarak yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Ülkemiz ihracat için, yurt dışındaki laboratuvarlara tüfek başına ortalama 18 Avro gibi yüksek bir para ödemektedir. Bu testlerin yurt dışında yaptırılma zorunluluğu üretici ve ihracatçılarımızı hem maddi açıdan hem de nakliye ve zaman yönünden sıkıntıya sokmaktadır.

    Ülkemizde silah test merkezinin kurulması ve tüfeklerin test ve tescilinin yapılır hale gelmesi gerekmektedir. Bu durum tüfeklerimizin marka değerini tüm dünyada daha da artıracaktır

   Türkiye İtalya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci av tüfeği ihracatçısı olup, ihracatımızın yaklaşık yarısı Konya’dan, Üzümlü, Huğlu ve Gencek’ten yapılmaktadır. Ülkemizde av tüfeği üreticilerinin yüzde 75’i, üretim kapasitesinin yüzde 65’i Konya’dadır. Bunun da tamamına yakını Beyşehir bölgesindedir.

   7 Ocak 2020 tarihli Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile Konya’da Teknoloji Endüstri Bölgesi ilan edilmiş, ASELSAN Konya Silah Sistemleri Tesisi inşa halindedir.

    Konya’da 2 Teknokent ve 25 ar-ge merkezi mevcuttur. Türkiye'nin ilk bölgesel inovasyon merkezi olan INNOPARK ve TÜBİTAK destekli ilk Bilim Merkezi Konya’dadır. Lojistik merkezi projesi bitmek üzere olan ve şehir içi çağdaş ulaşım için Metro Projesine de başlanılan Konya kara, hava ve demiryolu bağlantıları ile merkezi bir konumdadır.  Yüz binden fazla öğrenciye sahip 5 üniversitesi bulunan Konya, teknik üniversitesi, silah teknikerliği bölümü olan Huğlu Meslek Yüksekokulu, savunma mekanik sistemleri ve mikromekanik bölümleri bulunan meslek liseleri ile nitelikli personel açısından çok önemli özellikleri taşımaktadır.

   Konya hem imalatçı sayısı, hem ihracat rakamları, hem de sahip olduğu nitelikli işgücü itibariyle lider durumda olup, üretilen silahların test ve tescilini sağlayacak uluslararası akreditasyona sahip laboratuvara en çok ihtiyaç duyan coğrafya konumundadır. Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından, CIP Laboratuvarı Yatırımı Fizibilitesi yapılmış ve Konya en uygun il olarak ortaya çıkmıştır.

    Ülkemizde tescil testleri ve tescil test merkezinin kurulmasına yönelik kanun bir an önce çıkarılmalı ve uluslararası akreditasyona sahip laboratuvar Konya’da kurularak, ülkemiz silah test merkezine hızla kavuşturulmalıdır.

    Konya Mevlana gibi dünyaca bilinen bir değere, UNESCO dünya mirasına girmiş gerek eski medeniyetlere gerekse Selçuklu’ya ait birçok esere sahiptir. Konya, sahip olduğu doğal, tarihî ve kültürel değerlere rağmen, turizm sektöründe ekonomik anlamda payını alamamaktadır. Konya’nın kent merkezi başta olmak üzere kültür ve turizm yönünden büyük önem arzeden yerleri kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edilmelidir.

   Aldığımız bilgilere göre termal turizmi için yeniden Ilgın’da ve kayak turizmi için Derbent ilçemizde turizm merkezi ilan edilmesi çalışması bulunmaktadır. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın “Cennet ya burası, ya da buranın altında” dediği Beyşehir Gölü çevresi de, turizm yönünden keşfedilmeyi bekleyen gizli cennetler arasındadır.”