– Semih Yalçın’dan Basın Açıklaması
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Karanlık Bir Mahfilin MHP Ve Ülkücü Harekete Yönelik Kirli Hesapları” konulu yazılı basın açıklaması yaptı.
MHP Genel merkezi basın birimince yapılan açıklamada, Milliyetçi Ülkücü harekete yıllardır saldırı ve iftiraların yapıldığına dikkat çeken yalçın, şu ifadelere yer verdi; “Millî Düşüncesizlik Merkezi adında bir fitne ve tefrika odağının, son günlerde kendini “Türk milliyetçiliği davasının fikir mahfili” veya “kanaat önderleri çatısı” yerine koyarak çekim gücü oluşturma gayreti içine girdiğine şahit olunmaktadır.
MHP’yi ve Ülkücü Hareket’i güçten düşürmek isteyen bu bölücü merkezin son dönemdeki rol çalma çabasının arkasında, zillet değirmenine dolap beygiri olup elde edilecek mahsulden pay kapma hesabı yatmaktadır. Milliyetçi-Ülkücü camiada ayrılıkçı faaliyetlerine hız verdiği gözden kaçmayan bu muzır ve bozguncu mahfil, Türk milliyetçiği davasının elde ettiği tarihî kazanımları ve topluma mal olma açısından aldığı mesafeyi yok farz ederek kitleleri ümitsizlik ve yeise sürükleme gayretindedir.
Bu çıkar odağının amacı; milliyetçi camiayı derbeder, dağınık ve rehbersiz göstermeye çalışarak, Milliyetçi-Ülkücü Hareket ve MHP’nin üstlendiği misyonu liyakatle yerine getiremediği algısını yerleştirmektir.
Burada saf tutanlar; başarabilirlerse kendilerini alternatif hareket olarak kabul ettirecekler, bir cazibe merkezi oluşturarak milliyetçi camiada ön almaya çalışacaklardır.
Bu merkezi sevk ve idare edenlerin geçmişteki marifetlerine bakıldığında, hangi niyet ve tıynette oldukları daha net anlaşılacaktır.
Adı geçen düşüncesizlik merkezinin başını çeken kişi, merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in sağlığında da tefrika çıkarmaya ve bir grup tilmiziyle birlikte MHP’yi ele geçirmeye çalışmış, “Türkeşsiz Türk milliyetçiliği” senaryosunu sahneye koyanlarla birlikte hareket etmiştir.
Başbuğumuzun ebediyete irtihalinden sonra Ülkücü iradenin tecellisiyle bayrağı devralan Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, buna rağmen kucaklayıcı ve kaynaştırıcı bir tavırla bahse konu kişiye MHP’nin kapılarını açmış, hatta partimizin ortak olduğu 57. hükümette görev almasını sağlamıştır.
Buna karşılık aynı kişi, kendinde keramet vehmederek parti içinde fitne ve tefrika çıkarmaktan geri durmamıştır.
Sadi Somuncuoğlu, Ahmet Bican Ercilasun ve İskender Öksüz gibi geçmişte tefrika, bozgunculuk ve dalaletleri tescillenenlerin; bugün yeniden kendilerine kanaat önderliği misyon biçmesi trajikomiktir.
Milliyetçi-Ülkücü Hareket ile MHP’nin verdiği siyaset ve fikir mücadelesinde geçen 50 yılı aşkın sürede köprülerin altından çok sular akmıştır.
MHP ve Ülkücü Hareketin verdiği kutlu mücadele sayesindedir ki Türk milliyetçiliği; hem millet bekasının sigortası, hem kamu vicdanının müracaat mercii, hem de devlet politikalarının ilham kaynağı, itici gücü ve meşruiyet dayanağı hâline gelmiştir.
MHP ve Ülkü Ocakları sayesindedir ki Türk milliyetçiliği ülküsü çoktan maşeri vicdana sinmiş, Türk toplumu ve devleti tarafından kabul görmüştür.
MHP Türk siyasi hayatında bir güneş gibi doğduktan sonra Türk milliyetçiliği ülküsünün yegâne siyasi temsilcisi olmuştur. Türk milliyetçileri, aradıkları aksiyon, enerji ve temsil kabiliyetini MHP’de bulmuşlardır.
Türk milliyetçilerini kolektif şuur etrafında birleştirmeyi başaran Ülkücü Hareketin kültürel ve sosyal anlamdaki temsilcisi hâlen Ülkü Ocakları, siyasi temsilcisi de MHP’dir.
Ülkücü Hareket, Cumhuriyet nesillerinin Türklük şuuru kazanmasında ve toplumun milliyetçilik ülküsünü benimseyip içselleştirmesinde en büyük katkıyı veren ekoldür.
Ülkücü Hareket, Türk’ün Kızılelma hedeflerine yürümesi için gereken fikir ve insan gücünü üreten temiz ve nurlu bir enerji kaynağıdır.
Bu tarihî misyonun devamına dönük faaliyetleri hâlen diri ve dinamik surette yürüten MHP varken, Ülkücüler arasında dağınıklık ve görüş ayrılıkları olduğu iddiasını dillendirmek ve bu hususta toplumsal algı oluşturmak, densizlik ve hadsizliktir.
Üç hilale ve bozkurda sevdalı milyonlarca seçmenden oluşan bir tabana, yüzbinlerce gençten meydana gelen Ülkücü bir gençlik kitlesine sahip bir siyasi hareketi görmezden gelmek, gaflet ve dalalettir.
Kirli faaliyetlerine bilimsel araştırma süsü vererek Türk milliyetçiliği davasına sözde alternatif üretmeye kalkışmak, düpedüz ihanettir.12 Eylülün hemen arifesinde Suudi Arabistan’a giden İskender Öksüz orda ne yapmıştır? Türk milliyetçiliği fikir sistemini Arabistan’da mı geliştirmiştir?
Kutsiyetini, verdiği binlerce şehitten alan ve milletin vicdanına sinen bir hareketi görmezden gelme ve onu küçük düşürme çabaları en hafif tabirle alçaklıktır.
Evet, milliyetçi-Ülkücü camiada bazı ayrılıklar yaşanmıştır. Ancak bunlar fikir, inanç ve bağlılıkta ayrışmadan değil; aksine aidiyet hissi yokluğu, mensubiyet şuuru eksikliği, dünya nimeti hevesi, cehalet ve bozgunculuk yüzünden vuku bulmuştur.
Ülkücü olmanın, kendini Ülkücü hissetmenin değerini hazmedemeyen, MHP’li olmanın şeref ve erdemini taşıyamayarak zaaflarına yenik düşen kimselerin girdiği yanlış yolu, Türk milliyetçileri için ayrılık ve dağınıklık gibi göstermek bühtandır.
Bu gibiler kısa sürede marjinalleşmeye eğilimli, girdikleri her kabın şeklini almaya, geçici çıkar ve heveslerinin peşinde koşmaya müsait mahdut gruplardır ve hepsi de zamanla Türk milliyetçiliği davasıyla bağlarını kopararak karanlık ufuklara savrulmuşlardır.
Bugün MHP’den ve Ülkü Ocaklarından ayrı baş çeken bazı minimal ve marjinal gruplar Ülkücü Hareketin mücadelesine omuz vermiyorsa, bunda Millî Düşüncesizlik Merkezi gibi bozguncu mahfillerde yuvalanarak fitne tohumu ekenlerin günahı ve vebali vardır.
Türk milliyetçiliği davasının Türkiye’deki en etkin ve güçlü temsilcisi konumundaki MHP ve Ülkücü Hareket sanki hiç yokmuş gibi kendi kendilerine gelin güvey olmaya, kendileri çalıp kendileri köçekçe oynamaya çabalayanlar, gülünç olmaktan öteye geçemez.
Bu çirkin mahfilin zillete uşaklık etmesi, Türk milliyetçiliği fikrinin mehabetini ve Ülkücülerin saffetini istismar etmeye kalkışması, kararlılığımıza, davamıza ve duruşumuza asla zarar veremez.
MHP ortadayken kendine Türk milliyetçiliği davasının temsilcisi veya kanaat önderi süsü veren bu nevi aymazların bir takım süslü isimlerle kurdukları bölücü çatılar, yıkılmaya mahkûmdur.
MHP varken, Türk milliyetçilerine başka hedef ve misyon biçmeye kalkanları, onların gücünü tüketmeyi kendine görev bilenleri Türk milleti de tarih de affetmeyecektir.
Milliyetçi-Ülkücü irade, onu parçalamaya çalışanları uzak mazide ve yakın geçmişte ezip geçmiştir. Fasık, facir ve bozguncuların akıbeti bundan böyle de değişmeyecektir.”