CUMHUR İTTİFAKINI ANLAYANLARDANIM…
BU YÜZDEN TERCİHİM:
CUMHUR İTTİFAKI VE ULU
ÇINAR ÜÇ HİLAL’DEN YANADIR.
ÇÜNKÜ MEVZUU:
VATANDIR, MİLLETTİR, DEVLETTİR.
1987 yılı milletvekili genel seçimlerinde, o tarihteki ismiyle etrafı 9 yıldızla çevrili ve tek hilalli MÇP var idi.
Türkiye Gazetesi baş yazarı Ahmet ARVASİ Hocanın, seçimlerin yapılacağı pazar günkü genel seçim için yine aynı gazetede köşe yazarlığı yapan Prof.Dr. Ayhan SONGAR ve Ergün GÖZE’ye hitaben,
-Dostlarım soruyorlar:
“HOCAM, OYUMUZU KİME VERMELİYİZ?”
“-Şimdi seçim yasakları başladı. Bir parti ismi zikretmem suç oluşturacaktır, ama bir cevap vermemde lazım. Dostlarıma diyorum ki…etrafı dokuz yıldızla çevrili hilali boynu bükük bırakmamak lazım”
Arvasi Hocamızın 1987’de bizi kendimize getiren ve gönül tellerimizi titreten o güzel yazısını hadi gelin bir kez daha okuyalım;
“-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, gerçekten beni temsil etmeli, ben, ne idiğü belirsiz veya belli kişi ve kadrolara oy veremem!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, Türk-islâm kültür ve medeniyetinin yoğurduğu “milli ve mukaddes terkibe” bağlı olmalı ve onu geliştirmeyi ideal edinmeli! Elbette ben, milli ve manevi değer ve mukaddeslerine yabancılaşmış kişi ve kadrolara oyveremem!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, planlarını programlarını ve faaliyetlerini, dış mihraklarca hazırlanmış “senaryo”lara göre değil, tamamı ile “Türk milliyetçiliği” şuuru içinde ve milli ihtiyaçlara göre tedvin etmiş olmalı!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar gücünü Öz tarihimden, öz kültürümden, Öz medeniyetimden almalı; beni, millî ve mukaddes hüviyetimi koruyarak yüceltmeye çalışmalı; iç ve diş düşmanlarıma asla taviz vermemelidir!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, “yabancı desteklere” güvenerek değil “milli isteklere” dayanarak hareket edebilmeli!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar dinime, dilime,tarihime hak ve hürriyetlerime, mutlak manada saygı duymalı; beni kendi öz vatanımda parya durumuna sokmamalıdır.
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, “inandığı gibi yaşamak” isteyen genç kızlarımı ve oğullarımı bağrına basmalı; onların mağdur ve mazlum
duruma düșmelerini önlemeli;
bu ulvi gençliğin çoğalmasını sevinçlerle karşılamalıdır.
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, bir eli yağda, bir eli balda, “hayvan kürküne bürünmekle öğünen” bayanlar, “ipek gömlekli ve altın gözlüklü” baylar olmamalıdır; aksine, bu milletin en mazlum ve mağdur kişi ve kadrolar olmalı
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, zindanlarda tutuk evlerinde inleyen, maddi ve manevi istirap çeken kardeşlerimin acısını ta yüreğinde duymalidır
-Evet, șu anda, benim ülkemde, en çok itilen, ezilen ve kovulan kadro hangisi ise ona oy vereceğim
-Evet, komünistlerin en çok korktuğu, locaların hiç sevmediği, iç ve diş, her türlü destekten mahrum kadrolara..
SÖZÜN ÖZÜ:
-YILDIZLI GÖKLERDE DOLAŞAN HİLALİN “MAHZUN OLMASINA” GÖNLÜM RAZI OLMUYOR.”
*****
Bizde deriz ki;
VEFA ve FERASET…Asil Türk Milletinin mensuplarının en belirgin özelliklerindendir.
VEFA…Yangın varken seçtiğindir. Söndükten sonra seçsen ne yazar, vazgeçsen ne yazar.!
Bu seçimin sonucunu vefalı-ferasetli insanların tercihi belirleyecektir.
Bizler gerek yakın tarihten gerekse yüzyılarca önceden yaşanmış (2.Viyana bozgunu-Merzifonlu) olaylardan bağlantı kurup bugünlere köprü kurduk, endişelerimizi kaleme döktük.
Ben inanıyorum ki bu necip millet Nazlı Üç Hilalimizin boynunu bükmeyip MHP’nin 2019’daki yerel seçimlerde kazandığı belediye sayısının daha fazlasını kazanacaktır inşallah…
Hem Suret-i Haktan görünüp, hem şühedalı ve kutlu ulu çınar Üç Hilal’i ve Devlet Bey’i 50 milletvekili ile bölücü partinin gerisinde bırakıyorsunuz hem de emeklilerle ilgili alınan bazı kararlar üzerine;
“MHP uyuyor muuu?!
-Devlet Bey uyuyor muuu?!
diye feryat ediyorsunuz.
Bu ne yaman çelişki! Devlet Bey’e ve MHP’ye sorumluluk çıkarmak tek kelimeyle riyakarlıktır!
BİR DURUŞU OLMALI İNSANIN,
-BİR BAKIŞI, BİR ANLAYIŞI,
-BİR AŞKI, BİR DAVASI OLMALI.
Daha ilk kelamında dava cehaleti ortaya çıkan…Hak hukuk bilmez, tarih okumaz , ilmihalden ve gıybetten habersiz, dava, düstur bilmez zübüklerin hal ve hareketleri inanın zoruma gidiyor..
Bu yüzden deriz ki;
Türk Devlet Geleneğinden ve teşkilat terbiyesinden uzak, tarihin hangi devrinde olursa olsun, köküne yabancılaşan, devlet ve teşkilat terbiyesi nedir bilmeyen zevatın taş üstüne taş koyması, ufkun ötesini görebilmesi, sadece ham bir hayaldir.
“Ülkücü kavramıyla” esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Hz. Pir Mesnevi’de der ki;
“İKİ ŞEY MÜHİMDİR…
*Birincisi Okyanus gibi bol
HAYSİYET,
*İkincisi elif gibi dimdik
ŞAHSİYET.!”
MHP her zaman devletin bekasını, milletin birliğini hep esas almış bir siyasi parti olmuştur.
Bu amaçla milli değerleri benimsemiş bir gençlik yetiştirmeyi hep ön planda tutmuştur. Bunda da başarılı olunmuştur.
Devlet Bey…Ülke geleceğini Cumhur İttifakında görüyor. Bu ittifakta MHP’ye biçilen misyon devletin bekası milletin birliğidir.
MHP hükümet içinde yer almadan bu alanda hükümete destek vermektedir. Diğer konular Cumhurbaşkanı hükümetine aittir.
Peki daha önce çok sert sözlerle eleştirdiği Ak Parti ile niçin ittifak yaptı. Başlıca nedenleri var:
1-15 Temmuz FETÖ darbesi ve ülkeyi işgal planı,
2-Çözüm sürecinden vaz geçilmesi ve PKK ile anladığı dilden mücadele edilmesi.
3-Anayasanın ilk 4 maddesi,
4-Gönül coğrafyalarımız;
Suriye-Libya-Karabağ-Mavi Vatan…
Özetle dış politika faaliyetlerimiz
Bu önemli gelişmeler, ülkenin geleceği için MHP ile AK Partiyi bir araya getirdi. FETÖ darbesi ve PKK’nın çukur stratejisi böylece bertaraf edilmiş oldu.
Her iki parti’nin 2023-2053-2071 hedefleri var. Bu hedeflere ancak MHP’nin desteğiyle ulaşılabilir. Türkiye’nin geleceği için olmazsa olmazdır bu ittifak.
Deriz ki…Devletin zaafa uğraması pahasına siyasi gelecek planları yapanların devleti ayakta tutmak adına siyasi bedel ödemeyi göze almış MHP’nin siyasetini anlaması da mümkün değildir.
Ey bu memleketin has evlatları!
Gerçek mevzuunun ne olduğunu kaçırırsanız mevziileri bir bir kaybedersiniz.
-Mevzuu vatandır, millettir devlettir.
-Mevzuu vatansa gerisi teferruattır, laf ü güzaftır.
Aziz Türk Milletinin “ferasetine” her daim inanmışım ve bir Türk Milliyetçisi olarak…
Cumhur İttifakını anlayanlardanım.
Büyük başak tarlaları,alev alev yanarkan, su taşıyıp söndürme yerine, tarla sınırı tartışması yapmak o tarlaların tamamının yanması demektir.
Cumhur İttifakının yaptığı yanan tarlayı söndürmektir.
Bu ittifakı kabullenemeyenler tarlanın tamamının yanmasını isteyen akıl fukaralarıdır.
Cumhur İttifakının devamında devletimiz ve milletimiz için hayırlıdır. Allah bu beraberliği bozmak isteyenlere fırsat vermesin.
Buna sadece Türkiye’nin değil, tüm Türk Dünyası’nın ihtiyacı var.
Oy tercihini PKK’ ya özgürlük ve destek vaat edenlere değil, onlarla gerçekten mücadele edenlere kullanmak.
Tercihimiz Cumhur İttifakı ve Nazlı Üç Hilal’den yana olsun ki güzel ülkemiz şehir-şehir, belde belde kalkınsın, güzelleşsin.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİ ve MUHABBETLE
29-Mart-2024
Ali KUZENCİK