Ali Kuzencik

Ali Kuzencik

18 Nisan 2024 Perşembe

Zangoç Suratlı Kılıç Artığı…

Zangoç Suratlı Kılıç Artığı…
0

BEĞENDİM

“HERKES KARAKTERİNE/MİZACINA
YAKIŞANI YAPAR” İSRA-84
Türk’e yabancı at hırsızları, Ömer Seyfettin’in PİÇ” Hikayesindeki tipler,
kılıç artıkları televizyon kanallarında hafta boyunca hep birlikte boy gösteriyorlar.
Aziz Türk Milletinin karşısında belirginleşen husumet cephesi:
kalabalık, karanlık ve tehlikelidir.
Okuyarak ve yaşayarak…
Tarihi tecrübe ile deriz ki;
Dışarıda başta İsrail olmak üzre ABD ve AB’nin husumet namluları bize dönmüşken, içerde sorun üreten herkes haindir..
Selvi gibilerinin yazdıklarını ve söylediklerini alt alta yazın, okuyun, Selanik’i tek kurşun atmadan Yunan’a teslim eden Hain Hüseyin Avni Paşa, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyi idam ettiren Molla Sait, Nemrut Mustafa, Ali Kemaller ve Damat Ferit Paşalar gibi “ihanet kıta sahanlığındaki” sıfatlar ve belgeleri çıkar.
Fitne münafık Dırar Mescidi cemaatinin mensupları her dönem olmuştur. Bunlar bitmez!
Rahmetli Ömer Seyfettinin hikayesinde “PİÇ” dediği bu zatlar ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar
Fikrini ve iradesini başta mecralara kiralamış ve BAŞINI KUMA SOKMUŞ Selvi gibi Zangoç suratlıların sözü de kendisi de muteber değildir.
“Vatan ve millet” kavramıyla esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Cumhur İttifakını parçalamak için her türlü nifak ile ellerinden geleni yapıyorlar.
Yıllardır görüyoruz ki;
PİŞMAN OLMUŞ FETÖCÜ YOKTUR, FIRSAT KOLLAYAN FETÖCÜ VARDIR.
Allah bunlara fırsat vermesin.
CIA’nın tezgâhından geçirilip robotlaştırılan FETÖ’cülerde hertürlü hainlik, sinsilik, fırıldaklık beklenir. Defalarca mazgallar arasından lağıma düşmüşlerdir bu fırıldaklar.
Türkiye için hala en büyük tehdit ABD’nin kölesi FETÖ’dür.! Kimse, ‘artık bunlardan bir şey olmaz’ deyip hafife almasın.
Rehavete kapılıp, ‘artık bu beladan kurtulduk’ sanmasın.
Bugün, herkesin FETÖ’ye sövdüğüne ve tavır aldığına bakıp, ‘artık bunlar bu ülkede taban bulamaz’ demesin.
FETÖ unsurlarının bir taktik gereği sinmiş görüntüsüne aldanıp mücadeleyi elden bırakmasın!
Büyük başak tarlaları, alev alev yanarkan, su taşıyıp söndürme yerine, tarla sınırı tartışması yapmak o tarlaların tamamının yanması demektir.
Oysa ki…Cumhur İttifakına gönül verenlerinin yaptıkları yanan tarlayı söndürmektir. Selvi gibi bu ittifakı kabullenemeyenler tarlanın tamamının yanmasını isteyen akıl fukaralarıdır.
Yaşadığımız şu hassas coğrafyada dönen sinsi oyunları bilmesine rağmen tv kanallarında ve köşelerinde insanlık ve demokrasi nutuklarını atanları milletimizin vicdanına havale ediyorum.
İnsanda biraz EDEP olur, biraz ERDEM olur, ABD ve AB’nin fondaş medyanın kılıçartığı devşirme ucube evlatları, Türk Milletini kandıramazlar.
Rahmetli H.Nihal ATSIZ Hocamız
der ki;
“-Fahişeler vardır, namustan bahseder.
– Kanaatini ve kalemini satmışlar vardır, vicdandan dem vurur.
-Vurguncular vardır, ağızlarından FAZİLET sözü düşmez.
-Çifte pasaportlular vardır VATAN diye haykırır.
-Palikaryalar vardır, kahramanlık iddia eder.
-Bazı iyi niyet sahipleri de bunların hepsine inanır.
-Gel de bu insanların arasında huzur içinde yaşa.”
Merhum Kazım Karabekir Paşa’mızın dediği gibi:
“Öyle puslu ki hava, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor.”
“Herkes karakterine-mizacına yakışanı yapar” diyen İsra Sûresi 84. âyet şahittir.
Meğer “utanmak” ne büyük şeref. Ondan mahrum olmaksa ne iğrenç bir zilletmiş.!
Tarihin hangi devrinde olursa olsun, köküne yabancılaşan, kimliğiyle ters düşen siyaset veya aydın geçinen zevatların:
-Taş üstüne taş koyması,
-Ufkun ötesini görebilmesi,
-Sadece ham bir hayaldir.
Fakat milli tarih hainleri unutmaz.!
MİLLİ VİCDAN zangoç suratlı selvi boylu hainleri tarihin çöplüğüne atar, onları cezalandırır.
Çünkü şehit kanları ile yoğrulmuş bu mübarek Anadolu toprakları hainleri sevmez ve ilk fırsatta hesabı keser.!
OSMANLI padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdil-i kıyafetle Kuşlar Çarşısı’nı gezer.
Burada, avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.
Bir ara Yavuz Sultan Selim’in gözü kekliklere ilişir…
Bir grup kekliğin kafesinin üzerindeki yazıda “Tane işi satış, fiyatı 1 altın” yazıyor.
Hemen yanıbaşlarında, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı…50 altın.
Padişahın gözü 50 altınlık kekliğe takılır.
”Hayırdır” der satıcıya ve sorar: “Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 50 altın?”
Satıcı, ”Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor. Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar” der.
Padişah ”Satın alıyorum” der ve 50 altın verir.
Parayı verir ve hemen oracıkta kekliğin kafasını koparır.
Adam şaşırıp, ‘‘Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi” diye dövünürken…
Padişah gürler: “Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç budur!!”
Bir gün ülkemizde hainlerin hiç değilse daha az olduğunu görebilmek ümidiyle desek de mümkün değil…
Çünkü Atalarımız Çağrı Bey ve oğlu Sultan Alparslan çadırlarını sırtlanların yolu üzerine kurmuşlardır.
Milli Şairimiz M.Akif zangoç suratlı Selvi gibiler için der ki;
“Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!
Tükürün Ehl-i Salîb’in o hayasız yüzüne!
Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!
Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:
Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!”
18-Nisan-2024
Ali KUZENCİK
Devamını Oku

Başbuğ Alparslan Türkeş

Başbuğ Alparslan Türkeş
0

BEĞENDİM

Güneşli bir günün akşamında yitirdik seni,
Karda fırtına da tekbirlerle götürdük seni,
Gönül köşkümüze yatırdık seni,
Allah Mekanını CENNET eylesin Başbuğum..
….Ve yine deriz ki;
Peygamber miraca çıktı…ÜMMETLE döndü,
Yunus buğday için gitti…HİMMETLE döndü,
Elbet bütün insanlar gitti bir yerlere,
Kimi eliboş, kimi CENNETLE döndü.
   Bu cennet vatana yüzbinlerce hayırlı evlat yetiştiren rahmetli Başbuğumuzun Nezd-i İlahi’de makamı âli, kabri nur, ruhu şadolsun inşallah.
   Rahmetli Başbuğumuz, 12 Eylül öncesi zaman zaman Ülkücü Hareketin Genel Merkez teşkilatlarıyla bir araya gelir;
Onlarla soru-cevap şeklinde seminer verircesine sohbet ederdi.
1976-80 yılları arasında Ankara Ocağı ve Genel Merkezde bulunurken Bahçelievler’deki Parti Genel Merkezinde toplantılara katılırdık.
1979 baharında yeni genel merkez yöneticileri toplantıya çağrıldı. Parkaları Ankara-Yüksek Öğretmen’deki odamızda çıkarıp, takım elbisemizi ve kravatımızı takıp onun geniş odasında ayakta bekliyoruz.
Rahmetli Başbuğumuz Meclisten Parti Genel Merkezindeki odasına geldi.
Davudi sesiyle selam verdikten sonra makamına geçti ama koltuğuna oturmadı.
Önce derin bir sessizlik oldu.Rahmetli söze “9 Işık’ı kim sayacak.?!”sorusuyla başladı.
Hepimiz cereyana çarpılmışa döndük.! Bütün arkadaşlarımın ezbere bildiği dokuz ışığı saymaya cesaret edemiyorduk.
Böyle bir şeyi bizde beklemiyorduk doğrusu…Bildiğimiz bir şeyi bize sorduğuna göre, bir başka maksadı olmalıydı.
Göz ucuyla arkadaşlarıma baktım. Daha sonra Afşin Belediye Başkanı olacak olan değerli ağabeyim Ergün ERTEKİN ile gözgöze gelince bizi ayakta dimdik duran ve süzen Başbuğumuza bir anlık bir refleksle elimi kaldırdım.
“-SAY dedi”..! Nasıl saydığımı bugün bile bilmiyorum. Rahmetli Başbuğumuz teşekkür etti…
Peki dedi “Rıza-yı Bari ve Devlet-i ebedi müddet ne demek.?” deyince arkadaşlarım maşallah çok güzel açıklayınca ve arkasından Prof.Dr. Osman Turan Hocanın “Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi Tarihi” eserinin çok kişi tarafından okunmasından memnun olunca “babacanlaştı.”
Sonra söze şöyle başladı;
“ÜLKÜCÜ…MEDENİ CESARET SAHİBİ OLACAK. Ülkücü eleştirmekten asla korkmayacak.!”
Rahmetli Başbuğumuz sözüne devam ederek;
“-Medeni cesaret sahibi olursanız KİŞİLİK kazanırsınız.
-Eleştirmeyi bilirseniz KARAKTER kazanırsınız.!
-Bu dava kişilikli ve karakterli ülkücülerin omuzlarında hedefine ulaşacaktır.”
Allah ondan RAZI OLSUN…
Kutlu Ulu Çınar Üç Hilalin 1969 yılında kuruluşu ile milliyetçilik, yalnızca bir aydın hareketi olmaktan çıkmış, Anadolu’da millet evlatlarının gönlüne yerleşerek hem siyasallaşmış, hem de toplumsallaştırmıştır.
Milletin ve devletin her alandaki temel sorunları düşünce kalıbına oturtulmuş ve çözüm yolları önerilmiştir.
1980 sonrası süreçte cebren kesintiye uğrayan siyasal hareketimiz, kurucusu Başbuğumuz Türkeş Bey’le tekrar toparlanmış, Türk milliyetçiliği kaldığı yerden onun ve dava arkadaşlarının kılavuzluğunda yeniden yola çıkmıştır.
Bütün engellere rağmen milliyetçilik, bir siyasi proje olarak halka ulaşınca vatandaşlarımızın Milliyetçi Hareket’e olan ilgisi artmış ve siyasi bir kurum olarak Milliyetçi Hareket Partisi, millet sinesinde sağlam ve sarsılmaz bir zemin bulmuştur.
-Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey yolundan hiç dönmemiştir.
-Hiçbir menfaat vaadine aldanmamıştır.
-Satanlardan, korkanlardan, yılanlardan, yorulanlardan, ilk zorlukta vazgeçenlerden hiç olmamıştır.
-Bu vasfıyla Milliyetçi Hareketin kurucu liderliğini onurla sahiplenmiştir.
-O, inanmış ve davasına sevdalı bir yürekti.
-O, Türkiye’nin en çalkantılı devirlerinde istikrar ve ümit ışığıyla çevresini aydınlatmıştı.
-Ona gönül ve vefa borcumuz ziyadesiyle fazladır.
-İki eseri olan Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları da kutlu varlığını, mutlak devamlılığını, Türk milletine hizmet aşkını sonuna kadar sürdürecektir.
Hiçbir melanet !Y! komplo davamıza, dava arkadaşlarımıza, milletimizin tarihi yürüyüşüne zarar veremeyecektir.
Çünkü inancımız ve irademiz sadece bu çağla ilişkili değil, Türk tarihinin her dönemindeki yaşanmış muazzam hatıralarla içine saklanmıştır.
-Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey, milletimizin takdir ve taltifine hak kazanmış müstesna bir dava ve siyaset insanıydı.
-Fani hayatını, faziletli gönlüyle ülkesine, milletine ve ülkülerine adamıştı.
-Türkiye’nin çetin ve zorlu dönemlerinde taviz ve teslimiyete düşmeyen sağlam ve sağduyulu bir mizaç haklı mücadelesine ve haysiyetli fikri muhtevasına tam olarak hakimdi.
-Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey tehlikeler karşısında sarsılmayan duruş, tehditler karşısında zaaf göstermeyen şuurdu.
-Milli ve manevi değerleri rehberi yapmış, Türk siyasetini zamanlar üstü bir perspektiften, tarih ve kültür prizmasından kavramayı başarmıştı.
-Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey’in aynen söylediği, “Emanet olunan davayı kucakladım. Hiç arkama bakmadan, tereddütsüz, hiçbir şeye aldırmadan yürüyorum.” sözleri bu tarihi sürecin devamlılık içindeki gelişmesi ve genişlemesidir.
-O, tarihten ilhamını alarak gözlerini geleceğin ufkuna dikmişti…Gafil yönetimlerin elinde zayıflayan ve zedelenen milli kimliğin farkındaydı.
-Töreden uzaklaşma ile tahrip olmuş esenliğin kaygısını taşıyordu.
-Basit çıkar kavgalarıyla, mütemadi operasyonlarla, karanlık oyunlarla elimizden kayıp giden coğrafyaların görkemli anılarını kalbinde hissediyordu.
-Düşülmüş tuzakları, yazılan habis senaryoları, suikasta uğrayan millet varlığını, buna rağmen tarihin pek çok döneminde Türklüğün kabuğunu kırıp bayrak gibi yükselişini biliyor ve özümsüyordu.
-En önemlisi, başkalaşma, yabancılaşma ve yozlaşma ile bozulan değerlerin ve kaybedilen özgüvenin karşısındaki yegane ve aşılması imkansız hisardı.
-Kabul edilmelidir ki, içinden geçtiğimiz 14-Mayıs Genel Seçimler ile 31 Mart Yerel Seçimler tarih aralığında Türkiye ve Türk milleti, milli bekasının devamı konusunda tarihinin en kritik dönemlerinden birisi ile karşı karşıyadır.
Milli birlik ve kardeşliğin simgesi dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de Türk ve Türkiye sevdalıları olacaktır.
Zira rahmetli Başbuğumuz Türkeş Bey’in çağrısı ve fikri çehresi de buydu.
Rahmetli Başbuğumuz “Türk Devlet geleneğine” bağlı devletin varlığında yok olma halet-i ruhiyesine ulaşmış büyük bir devlet adamıydı.
Edebe önem verirdi. Yetiştirdiği ve ona gönül veren milyonların da edepli olmasını isterdi.
Devlet Bahçeli Bey’de…
Hem Başbuğumuzun hem de rahmetli Dündar Taşer büyüğümüzün dizi dibinde yetişmiş, makam odasına giren küçük kız çocuğu karşısında dahi çeketini ilikleyen edebli, ferasetli, cömert, merhametli, imanlı bir devlet adamıdır.
Ülkücülük EDEP üzerine inşa edilmiştir…Temeli Türk Töresidir
Vefatının yıl dönümünde Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Beyi, aziz şehitlerimizi, tarih boyunca, vatan ve millet sevdası ile can veren muhterem ecdadımızı; bu değerler uğruna hayatlarını kaybetmiş ülküdaşlarımızı bir kez daha rahmet, minnet ve şükran hislerimle anıyorum.
Hepsinin mekanı Cennet, ruhları da şad olsun.
Allah hepsinden ayrı ayrı razı olsun.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER🌹🇹🇷🌹
3-Nisan-2024
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK
Devamını Oku

Karamsar Duygulardan Uzaklaşarak Ümitvar Olmak…

Karamsar Duygulardan Uzaklaşarak Ümitvar Olmak…
0

BEĞENDİM

Çeşme başında yaşlı teyze Köroğlu’na beddua edermiş ama tanımazmış.
Köroğlu’da duymuş bunu
“-Ana..Neden Köroğlu’na beddua edersin” diye sormuş…
Teyze de cevap vermiş;
“-Ne bileyim oğlum herkes ediyor,
bende ediyorum..”
Sadi Şirazi ne güzel der;
“Bazen kendi halinde olmak güzeldir…Bu kadar hal bilmezin arasında.”
Hakkımızda neyin hayır, neyin şer olduğunu, Rabbimiz elbette bizden daha iyi bilir.
Dolayısıyla, Cenâb-ı Hakk’ın bizim için takdir ettiği, bizim kendimiz için arzu ettiğimizden daha hayırlıdır.
****
HARESE DİKENİ çölde yetişen bir bitki… Sert, kuruduğu zaman çok can acıtan cinsten bir diken.
Arapçada HARESE:
“Hırs” demekmiş.
Yani bu dikenin bizde ki adı
“Hırs dikeni”…
Peki neden bu isim verilmiş derseniz, rivayet o ki develer bu dikeni çok severmiş…
Öyle ki neredeyse hiç su içmeyen deve cinsleri bile bu dikene bayılır, buldukları zaman canlarına mal olsa bile yemekten vaz geçmezlermiş.
Harese dikenini yemeye başlayan devenin ağzı, dili kanarmış.
Dikenin tadına karışan kendi kanının tadını çok seven deve hırsla yemeye devam edermiş. Taaa ki sızan kanlar nedeniyle kan kaybından ölene kadar.
Halk tv ve benzerlerinde…
Şuursuzca Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli düşmanlığını görünce aklıma bu hikaye geldi.
Hırs ve kinle öyle saldırıyorlar ki kaybettikleri değerlerden, tarihlerinden, haberleri bile yok.
Kendi kanlarını yalana yalana içiyorlar…
HIRS kötüdür beyler…Soykalar…
Harese yiyip, kan içen develere duyurulur.
****
Zemheri/Dondurucu iklim şartlarından dolayı pamuğun yetişmediği Sivas’da “Yorgancı/Hallaç” dükkanından aldığı bir kilo pamuğu paketleyip Bab-ı Ali’ye gönderen ve TAKDİRNAME alan Sivas Valisi: YALANCI İZZET PAŞA’ya ne çok benziyor bu tatilci Ekrem ve taifesi…Hayret ki hayret..
*****
Tokat’ta resmi olmayan sonuçlara göre efsane Vali Recep Yazıcıoğlu’nun oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, MHP’den belediye başkanı oldu.
Vatandaşlara hitap eden Yazıcıoğlu’nu Bengü Türk’de dinlerken;
“-Rahmetli babam şu arkamızda vilayet binasında hizmet etme şansı buldu. Şimdi bana da tam karşısında Tokat Belediyesi’nde hizmet etme şansı verdi. Size çok teşekkür ediyorum” dedi.
Şimdi Tokat’ta olmak vardı.Bu güzel insanın sevincini sarılarak paylaşmak vardı.
Yaradılışı güzel insanın dilide güzeldir. Işık olma yolunda ışık saçar etrafına. Kainatın sadece bir zerresi olduğuna idrak etmiş tevazu sahibi gönüller rahmete, nimetlere şükreder.
Gerçek düşmanlarıyla kavgaya korkanlar ise “kadim dostlarını” düşman yaparlar ve ne yazık ki onlarla kavga eder duruma gelirler.!
Devletimizin ve milletimizin selameti için dertlenen, birbirini seven ve telefonda uzun “Devlet” dolu muhabbetler eden Sevgili Ülküdaşlarımdan Allah razı olsun, evlerine BUĞDAY (Bereket/huzur) yağsın inşallah.
SÖZÜN ÖZÜ;
Hayat enerjimizi besleyen damarlardan biride ÜMİT etmektir.
İnsanoğlu bütün eksiklik ve kusurlarına rağmen ümidini hiç bir zaman kaybetmemelidir.
İnsanın ümitvar olmasının ruh ve beden sağlığı açısından önemi büyüktür.
Dua eden insan Rabbinden daima ümitvardır…Hayra ve iyiliğe ait ümit ve dileklerinin gerçekleşeceğine inanarak dua etmelidir.
Karamsar duygulardan uzak kalarak dua etmelidir.
Allah’a en güzel isimlerle güzel vatanımız için dua edilmelidir. İslam dininde dua, en temel ibadetlerinden biri olarak kabul edilmekte ve büyük bir önem taşımaktadır.
Duada ümitvar olmak gerekir. Kabul edileceğine inanarak Allah’a dua edilmelidir. Dua sırasında insan, her şeyi ile yüce kudrete teslimiyet içerisinde olması gerekir.
Karamsarlığa gerek yok Canlar…
YSK Başkanı açıkladı;
MHP,
-8 İL
-110 İl gibi ilçeler…
-90 tanede ilçe gibi kasabalar
Toplam:208…Az ama yinede karamsarlığa gerek yok…
Yolumuz…Ülkücü iradenin doğduğu, yeşerdiği, büyüdüğü, yaşandığı tek bildiğim Rahmetli Başbuğumuzun iki büyük emaneti; Üç Hilal’li MHP ve Bozkurtlu Ülkü Ocakları ÇİZGİSİDİR..
Bu çizgiyi takip eden “Yusuf Yüzlü-Yunus sözlü” samimi ülküdaşlarıma Meram Bağlarından SELAM OLSUN
Bizim Ülküdaşlarımız:
-Türkiyenin geleceğinde tam ve
kesin söz sahibi olacaklardır İnşallah…
Zira KADER GAYRETE AŞIKTIR…
-Ulu Çınar Üç Hilal’i güzel günler, yıllar bekliyor Allahın izniyle.
-BOŞUNA MI ÇEKİLDİ BUNCA ÇİLELER?!
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER🌹🇹🇷❤️
1-Nisan-2024
Ali KUZENCİK
Devamını Oku

Gelelim Mazgallar Arasından Lağıma Düşen Fırıldaklarıma…

Gelelim Mazgallar Arasından Lağıma Düşen Fırıldaklarıma…
0

BEĞENDİM

GELELİM MAZGALLAR ARASINDAN LAĞIMA DÜŞEN FIRILDAKLARIMA…
DAHA ÇOCUKKEN ANLADIM Kİ:
ESKİSİ GİBİ GICIR GICIR PARLAK OLMUYORLAR!
AŞAĞI BÖLÜCÜ SOL MAHALLEYE
GÖÇ EDENLER…AGAMEMNON GEMİSİNE ÇOKTANNN BİNDİLER!
Fikrini ve iradesini başta bölücüsever ve fetösever CHP gibi mecralara kiralamış ve BAŞINI KUMA SOKMUŞ olanların sözü de kendisi de muteber değildir.
Ülkücü kavramıyla esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Hani… Bir türküde diyor ya “geçen gün ömürdendir” diye. Tam olarak mevzu bu aslında. Filmin sonunda kendi elini sinesine vura vura; “tükendiiii naktiiii ömrüüüm dildee sermaye bir âh kaldı gülüüüüm amaaan” diye bulmak istemiyorsan uyan dön bir bak çevrene.
Gülistan bahçesi yerine dikenli kaktüs dolu “Kerbelâ çölünü” tercih etmişseniz ve ülkücülükle alakası olmayan bir soyka kadının ve bölücüsever Dem’lenmiş Özgür’ün liderliğini kabul etmişseniz biz ne yapabiliriz ki.?
Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Bu “aşırı menfaat duygusu” insanlarda omurga bırakmadı. Her şeyden önemlisi… Sarılmak için özlemek lazım.Biz sizi özlemedik ki sarılalım.
“Güvenmek” sevmekten çok daha önemlidir. İNSAN GÜVENDİĞİNİ SEVER. Güvenin bittiği yerde, sevgi de kuş olup gider.
ÜLKÜCÜ HATIRALARA HÜRMETKÂRIZ.  ANCAKKK;
Beceriksizliğinden dolayı padişah Abdülaziz tarafından sürgüne gönderilen Serasker katil Hüseyin Avni Paşa’nın dediği gibi;”DİNİM KİNİMDİR” sözünden hareket ederek “Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan düşmanlığı” Ankara Ocağı ve Genel Merkezde birlikte görev yaptığımız, taş medresede birlikte kaldığımız eski kadim arkadaşlarımın gözünü kör, kulağını sağır, dillerini lal eylemiş…
“RABBİM SELAMET VERSİN”
desem de aslında bu söz Konya’da…Neyseee…geçelim.
GELELİM MAZGALLAR ARASINDAN LAĞIMA DÜŞEN FIRILDAKLARIMA:
Seyhan Nehri kıyısında bulunan Yavuzlar Mahallesi’nde çocuk iken sokak ortasında yaşıtlarımla “topaç” dediğimiz fırıldakları sarar çevirirdik.
Yine birgün fırıldakı iple güzelce sıkıca sarıp asfalta atttığımda fırıldak döndü, döndü, döndü…Hayy Allah.! Mazgalların arasından lağımın içine düştü.!
Allah kimseyi “oyuncağı elinden alınan çocuğu karşısına çıkarmasın”. Serseri mayın gibi oluyor. Gözü dönüyor.!
O sırada sokaktan geçen mahallenin çocukları olarak çok sevdiğimiz ve kelini saklamak için Adana’nın Temmuz sıcağında bile şapka giyen KEL ABBAS’tan yardım istedik.
Çocuk iken ne heybetli görünürdü gözüme Kel Abbas.
Geçenlerde sıla-i rahim yaptığım Adana’da sokakta Kel Abbas abimizi gördüm; Hababam sınıfındaki Kel Mahmut hocaya dönmüş. Rabbim sağlık afiyet versin mahallemizin abilerine.
Kel Abbasın kürek yardımıyla lağımdan çıkardığı fırıldak nasıl olmuşsa 10 dakika gibi kısa süre içinde renkleri birbirine girmiş; fırıldağımı tanıyamaz olmuştum.!
Evimizin yanındaki PAKTAŞ fabrikasından akan ABD malı kimyasal atıklar fırıldağımızın renklerini bozmuş, eski parlaklığı kalmamıştı.!
Lağımdan çıkan fırıldağı bir daha elime almadım. Çöp tenekesine attım.! Üzülerekte olsa.
Daha sonraki günlerde fırıldaklarımız mazgallar arasından lağıma yine düştüler ama Kel Abbas abiden yardım istemedik. Çünkü eskisi gibi güzel olmuyorlar.
Her daim ferasetine inandığım Aziz Milletim 31-Mart’ta lağıma düşen bu ağzı bozuk fırıldak heval meralleri, soykaları tarihin siyasi çöplüğüne göndereceğine inancım tamdır.
Son olaylar gayet açık ve net bir şekilde görülüyor ki suret-i haktan görünen Dırar Mescidi’nin fitne-münafık cemaatinin maskeleri YAVAŞ-YAVAŞ düşmektedir.
Zilletli bir yükselişin bilinen akibeti sadece düşüş değil, ani ve acıklı bir çakılmadır. Kutlu davaya ihanet edenler buna müstahaktır.
Dualı ve şühedalı bir kutlu hareket olan gençlik sevdamız Üç Hilal’e ihanet edenlerin sonu ne acı ve ne rezilcedir.
Sevgili Ülküdaşlarım…Allah bize bunları tek tek seyr-i alem yapacak!! Biz de ibretle izleyeceğiz sonlarını.
Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti’nin dediği gibi;
“DAVA ADAMI…sofraya yürür gibi idam sehpasına yürür.!” Bunlarda nerdeeee.!
Ülkücü Harekette, bulunduğu her hangi bir görevde iken ortaya koyduğu tavır, söylem ve bağlılıklarını, görevden ayrılınca, alınınca veya her hangi bir sebepten dolayı görevi sonlanınca; duruşunda ve söyleminde değişiklik olmayanları ÇOK SEVİYORUM!
Rahmetli Başbuğumuz ne de güzel söylemiş;
“-Ülkücülük…Bir gönül işidir…Gönül verenlerle hizmet edilir.”
Biz kimseyi yarı yolda bırakmadık. İster Paşa torunu olsun, ister eski ocak genel başkanları olsun kişi menfaatinin bittiği noktada, durakta indi.! Bu kişiler mevki ve makamları ne olursa olsun dava adamları değillerdi. MEDİNE’DE Kİ HURMA BAHÇELERİ için mücadele ediyorlardı.
Devlet Beyin dediği gibi;
“Biz, kendine eski ülkücü veya MHP’li diyerek, gittikleri yerin bir türlü yenisi olmayıp, İTİBARINI BİLE bu kutlu hareketin eskisi ve müsveddesi olmakla övünenlerin tuzaklarına düşmeyiz.”
Kimlerin kuru yaprak misali nerelere savruldukları artık bu saatten sonra bizi ilgilendirmiyor. 50 yıldır bilirim ki “bizim gülistanın gülü başka bahçelerde diken gözüyle bakılır.”
Bestekârı Cevdet Çağla’nın olduğu Türk Sanat Müziğinde çok sevdiğim HÜZZAM Makamında güzel bir şarkı var;
“Şu göğsüm yırtılıp baksan, dikenler aynı güldendir,
Şikâyet bilmeyen kalbim kanar hep aynı eldendir.”
Kendi düşen ağlamaz.!
-Bizim obamız Üç Hilal’li MHP,
-Ocağımız ise Bozkurtlu Ülkü Ocakları… Allah’a çok şükür…Cenab-ı Allah ülkücü gönüllerden düşürmesin.
Şems-i Tebrizi der ki;
“Yüzü dost, özü düşmandan usandım.
Dili Mü’min, kalbi şeytandan usandım.
Dostum; herkesin kahrı çekilir amma,
Ben, davasız Müslüman’dan usandım.”
İnsanlar gelir-geçer. Ancak kurumlar hele, hele kuruluş amacı “Türk Cihan hakimiyeti mefkuresi” olan ve Türk Devlet geleneğine bağlı kalan köklü teşkilatlar ilelebed KALICIDIR.
Dil-tarih, Ankara Ocağı, Genel Merkez ve Taşmedrese kilometre taşlarında bulunan ve son 50 yılın “yakın tarihini yaşayarak” gören bir tarih öğretmeni olarak derim ki;
Şühedalı ve dualı kutlu davamızın ambarındaki torbalardan don dikenlerin Cemaziyelevvellerini bilmekteyiz!! Zamanı geldikçe ortaya dökelecek. Zaten dökülüyor ne mal olduğunuz.!
Kişilik zayıflığı sebebiyle “EZİK” oldukları için, gittikleri Sol mahallenin yayın organı Halk tv’de “MHP’DE BENİ TARTACAK TERAZİ YOK” derler, kendilerini ispatlamak ve şirin görünmek isterler.
Devletin zaafa uğraması pahasına siyasi gelecek planları yapanların devleti ayakta tutmak adına siyasi bedel ödemeyi göze almış MHP’nin siyasetini anlaması da mümkün değildir. Bunlara “MHP düşmanı” tanımlaması yapmakta artık yetersizdir.
DEVLET BEY…
Bu konuda ne de güzel söyler;
“Bakarsınız büyük dava adamı pozu verirler. Gerçekte koca bir hiçtirler.! İşlettikleri DEDİKODU ŞANTİYESİ, kaynattıkları FİTNE KAZANIDIR.”
Üniversite yıllarımdan beri zaman ve mekanda inandım ki ve emin oldum ki ucuz insanların üstüne kurulan hayaller bize pahalıya patlıyor.
Türkeş soyadı gibi..Sazak gibi…Taşer gibi…Dava büyüklerimizin oğlu da olsa, kızı da, damadı da olsa…Aslında değer yargısı olmayanlara DEĞER yüklemenin suçlusu bizleriz.! Hayatta en büyük “isrâf” hak etmeyenlere verilen değer.
Soyundan olmak bir mana teşkil etmiyor yolundan olmak gerek. Nuh peygamberde eşini ve oğlunu kendi yoluna alamamış yazık ki..
Ebû Leheb de Peygamberin amcasıydı! Şerif Hüseyin de kendisini Peygamber’e nisbet ediyordu!
Bu durum birinin ateşin babası (cehennemlik), diğerinin hâin (İngiliz köpeği) olmasına engel mi oldu?
Atalar der ki;
“Alimden zalim…Zalimden alim doğar”
Kanuni’nin oğlu Sarı Selim gibi…
Rahmetli Başbuğumuzun iki oğlu gibi
Bugün ülkücü olmayanın dün ne olduğunun bir önemi yok. Kenardan cenaze namazını seyredenler kendileri gibi yaşayanların mahallesine göç ettiler. Oraya verebilecekleri hiç bir değere sahip değiller.
Taşındıkları mahallenin rengini alacaklar ama oraya hiç bir renk katamayacaklar.
Bizim de onlarla ilgili gönlümüzdeki bütün HAFIZA İZLERİNİ SİLİP üzülmek yerine “temizlendiğimiz” için SEVİNMEMİZ İCAP EDER.
PARTİ PARTİ GEZEN SOYKALARI BİZE SEVDİRMEDİĞİN İÇİN SANA BİNLERCE ŞÜKÜR ALLAH’IM
Yakın tarihi hem yaşayarak hem de “alim” derecesindeki hocalarımdan dinleyerek ve onların kitaplardan okuyarak…Yılların tecrübesiyle biliriz ki;
HAİNLER ÖNCE EKMEK YEDİĞİ OCAĞA HIYANET EDERLER!
İhanet ettikleri yere en şiddetli saldıranlar bunlar olur, ihanetlerine haklı bir gerekçe(!) oluşturma kaygısı ve çabasına girerler.
AŞAĞI BÖLÜCÜ SOL MAHALLEYE GÖÇ EDENLER…AGAMEMNON’A BİNDİLER ÇOKTAN.
AGAMEMNON:
Truvayı hile ile işgal eden yunan komutanı. Yunan mitoloji kahramanı.
AGAMEMNON GEMİSİ:
Çanakkale deniz savaşına katılmış 1918de İstanbul’un işgaline gelen İngiliz kraliyet gemisi.
Mondros ateşkes antlaşması da
bu kruvazörde imzalattırılmıştı.
Sahi…Süvari Komutanımız Fahrettin Altay Paşa bu yunanı önüne katıp denize dökmemişmiydik.?!!
Bu güzel ülkeyi… Malazgirt, Miryakefalon, Çaldıran, Çanakkale, Sakarya Savaşlarına katılanların torunları yönetmeli.
“EDİRNE’Yİ ENVER ALACAĞINA; BULGARLAR ALSIN” diyenlerin ve Sakarya Savaşı’ndan KAÇANLARIN torunları hele bir kenarda dursun.
30-Mart-2024
Ali KUZENCİK
       
Devamını Oku

Cumhur İttifakını Anlayanlardanım…

Cumhur İttifakını Anlayanlardanım…
0

BEĞENDİM

CUMHUR İTTİFAKINI ANLAYANLARDANIM…
BU YÜZDEN TERCİHİM:
CUMHUR İTTİFAKI VE ULU
ÇINAR ÜÇ HİLAL’DEN YANADIR.
ÇÜNKÜ MEVZUU:
VATANDIR, MİLLETTİR, DEVLETTİR.
1987 yılı milletvekili genel seçimlerinde, o tarihteki ismiyle etrafı 9 yıldızla çevrili ve tek hilalli MÇP var idi.
Türkiye Gazetesi baş yazarı Ahmet ARVASİ Hocanın, seçimlerin yapılacağı pazar günkü genel seçim için yine aynı gazetede köşe yazarlığı yapan Prof.Dr. Ayhan SONGAR ve Ergün GÖZE’ye hitaben,
-Dostlarım soruyorlar:
“HOCAM, OYUMUZU KİME VERMELİYİZ?”
“-Şimdi seçim yasakları başladı. Bir parti ismi zikretmem suç oluşturacaktır, ama bir cevap vermemde lazım. Dostlarıma diyorum ki…etrafı dokuz yıldızla çevrili hilali boynu bükük bırakmamak lazım”
Arvasi Hocamızın 1987’de bizi kendimize getiren ve gönül tellerimizi titreten o güzel yazısını hadi gelin bir kez daha okuyalım;
“-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, gerçekten beni temsil etmeli, ben, ne idiğü belirsiz veya belli kişi ve kadrolara oy veremem!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, Türk-islâm kültür ve medeniyetinin yoğurduğu “milli ve mukaddes terkibe” bağlı olmalı ve onu geliştirmeyi ideal edinmeli! Elbette ben, milli ve manevi değer ve mukaddeslerine yabancılaşmış kişi ve kadrolara oyveremem!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, planlarını programlarını ve faaliyetlerini, dış mihraklarca hazırlanmış “senaryo”lara göre değil, tamamı ile “Türk milliyetçiliği” şuuru içinde ve milli ihtiyaçlara göre tedvin etmiş olmalı!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar gücünü Öz tarihimden, öz kültürümden, Öz medeniyetimden almalı; beni, millî ve mukaddes hüviyetimi koruyarak yüceltmeye çalışmalı; iç ve diş düşmanlarıma asla taviz vermemelidir!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, “yabancı desteklere” güvenerek değil “milli isteklere” dayanarak hareket edebilmeli!
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar dinime, dilime,tarihime hak ve hürriyetlerime, mutlak manada saygı duymalı; beni kendi öz vatanımda parya durumuna sokmamalıdır.
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, “inandığı gibi yaşamak” isteyen genç kızlarımı ve oğullarımı bağrına basmalı; onların mağdur ve mazlum
duruma düșmelerini önlemeli;
bu ulvi gençliğin çoğalmasını sevinçlerle karşılamalıdır.
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, bir eli yağda, bir eli balda, “hayvan kürküne bürünmekle öğünen” bayanlar, “ipek gömlekli ve altın gözlüklü” baylar olmamalıdır; aksine, bu milletin en mazlum ve mağdur kişi ve kadrolar olmalı
-Benim oy vereceğim kişi ve kadrolar, zindanlarda tutuk evlerinde inleyen, maddi ve manevi istirap çeken kardeşlerimin acısını ta yüreğinde duymalidır
-Evet, șu anda, benim ülkemde, en çok itilen, ezilen ve kovulan kadro hangisi ise ona oy vereceğim
-Evet, komünistlerin en çok korktuğu, locaların hiç sevmediği, iç ve diş, her türlü destekten mahrum kadrolara..
SÖZÜN ÖZÜ:
-YILDIZLI GÖKLERDE DOLAŞAN HİLALİN “MAHZUN OLMASINA” GÖNLÜM RAZI OLMUYOR.”
*****
Bizde deriz ki;
VEFA ve FERASET…Asil Türk Milletinin mensuplarının en belirgin özelliklerindendir.
VEFA…Yangın varken seçtiğindir. Söndükten sonra seçsen ne yazar, vazgeçsen ne yazar.!
Bu seçimin sonucunu vefalı-ferasetli insanların tercihi belirleyecektir.
Bizler gerek yakın tarihten gerekse yüzyılarca önceden yaşanmış (2.Viyana bozgunu-Merzifonlu) olaylardan bağlantı kurup bugünlere köprü kurduk, endişelerimizi kaleme döktük.
Ben inanıyorum ki bu necip millet Nazlı Üç Hilalimizin boynunu bükmeyip MHP’nin 2019’daki yerel seçimlerde kazandığı belediye sayısının daha fazlasını kazanacaktır inşallah…
Hem Suret-i Haktan görünüp, hem şühedalı ve kutlu ulu çınar Üç Hilal’i ve Devlet Bey’i 50 milletvekili ile bölücü partinin gerisinde bırakıyorsunuz hem de emeklilerle ilgili alınan bazı kararlar üzerine;
“MHP uyuyor muuu?!
-Devlet Bey uyuyor muuu?!
diye feryat ediyorsunuz.
Bu ne yaman çelişki! Devlet Bey’e ve MHP’ye sorumluluk çıkarmak tek kelimeyle riyakarlıktır!
BİR DURUŞU OLMALI İNSANIN,
-BİR BAKIŞI, BİR ANLAYIŞI,
-BİR AŞKI, BİR DAVASI OLMALI.
Daha ilk kelamında dava cehaleti ortaya çıkan…Hak hukuk bilmez, tarih okumaz , ilmihalden ve gıybetten habersiz, dava, düstur bilmez zübüklerin hal ve hareketleri inanın zoruma gidiyor..
Bu yüzden deriz ki;
Türk Devlet Geleneğinden ve teşkilat terbiyesinden uzak, tarihin hangi devrinde olursa olsun, köküne yabancılaşan, devlet ve teşkilat terbiyesi nedir bilmeyen zevatın taş üstüne taş koyması, ufkun ötesini görebilmesi, sadece ham bir hayaldir.
“Ülkücü kavramıyla” esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.
Hz. Pir Mesnevi’de der ki;
“İKİ ŞEY MÜHİMDİR…
*Birincisi Okyanus gibi bol
HAYSİYET,
*İkincisi elif gibi dimdik
ŞAHSİYET.!”
MHP her zaman devletin bekasını, milletin birliğini hep esas almış bir siyasi parti olmuştur.
Bu amaçla milli değerleri benimsemiş bir gençlik yetiştirmeyi hep ön planda tutmuştur. Bunda da başarılı olunmuştur.
Devlet Bey…Ülke geleceğini Cumhur İttifakında görüyor. Bu ittifakta MHP’ye biçilen misyon devletin bekası milletin birliğidir.
MHP hükümet içinde yer almadan bu alanda hükümete destek vermektedir. Diğer konular Cumhurbaşkanı hükümetine aittir.
Peki daha önce çok sert sözlerle eleştirdiği Ak Parti ile niçin ittifak yaptı. Başlıca nedenleri var:
1-15 Temmuz FETÖ darbesi ve ülkeyi işgal planı,
2-Çözüm sürecinden vaz geçilmesi ve PKK ile anladığı dilden mücadele edilmesi.
3-Anayasanın ilk 4 maddesi,
4-Gönül coğrafyalarımız;
Suriye-Libya-Karabağ-Mavi Vatan…
Özetle dış politika faaliyetlerimiz
Bu önemli gelişmeler, ülkenin geleceği için MHP ile AK Partiyi bir araya getirdi. FETÖ darbesi ve PKK’nın çukur stratejisi böylece bertaraf edilmiş oldu.
Her iki parti’nin 2023-2053-2071 hedefleri var. Bu hedeflere ancak MHP’nin desteğiyle ulaşılabilir. Türkiye’nin geleceği için olmazsa olmazdır bu ittifak.
Deriz ki…Devletin zaafa uğraması pahasına siyasi gelecek planları yapanların devleti ayakta tutmak adına siyasi bedel ödemeyi göze almış MHP’nin siyasetini anlaması da mümkün değildir.
Ey bu memleketin has evlatları!
Gerçek mevzuunun ne olduğunu kaçırırsanız mevziileri bir bir kaybedersiniz.
-Mevzuu vatandır, millettir devlettir.
-Mevzuu vatansa gerisi teferruattır, laf ü güzaftır.
Aziz Türk Milletinin “ferasetine” her daim inanmışım ve bir Türk Milliyetçisi olarak…
Cumhur İttifakını anlayanlardanım.
Büyük başak tarlaları,alev alev yanarkan, su taşıyıp söndürme yerine, tarla sınırı tartışması yapmak o tarlaların tamamının yanması demektir.
Cumhur İttifakının yaptığı yanan tarlayı söndürmektir.
Bu ittifakı kabullenemeyenler tarlanın tamamının yanmasını isteyen akıl fukaralarıdır.
Cumhur İttifakının devamında devletimiz ve milletimiz için hayırlıdır. Allah bu beraberliği bozmak isteyenlere fırsat vermesin.
Buna sadece Türkiye’nin değil, tüm Türk Dünyası’nın ihtiyacı var.
Oy tercihini PKK’ ya özgürlük ve destek vaat edenlere değil, onlarla gerçekten mücadele edenlere kullanmak.
Tercihimiz Cumhur İttifakı ve Nazlı Üç Hilal’den yana olsun ki güzel ülkemiz şehir-şehir, belde belde kalkınsın, güzelleşsin.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİ ve MUHABBETLE
🌹🇹🇷🌹
29-Mart-2024
Ali KUZENCİK
                                   
Devamını Oku