ulkufm

ulkufm

03 Nisan 2025 Perşembe

– Torku, Yeni Yatırım Kararı Aldı

– Torku, Yeni Yatırım Kararı Aldı
0

BEĞENDİM

 Torku Atıştırmalık Ürünler, Ramazan Bayramı öncesi çikolata siparişlerinde geçen yıla oranla yüzde 10 artış yaşanmasının ardından, üretim kapasitesini günlük 25 ton artıracak yeni yatırım kararı aldı.

Torku’nun mevcut hatları, ihracat siparişleriyle doluyken, artan iç pazar talebi doğrultusunda bayramlık çikolata ve şekerleme üretimi tamamlandı. Fındıklı, fıstıklı ve yumuşak lokum gibi çeşitlerle zenginleştirilen ürün grubu raflardaki yerini alırken, özellikle glikoz şurubu kullanılmadan üretilen yumuşak şekerler ve Mevlana şekeri gibi geleneksel tatlar, tüketiciden yoğun ilgi görüyor.

    Bayram öncesi çikolata siparişlerinde geçen yıla kıyasla yüzde 10 artış yaşanması üzerine Torku Atıştırmalık Ürünler, üretim kapasitesini artırmak üzere yatırım kararı aldı.

Torku Atıştırmalık Ürünler Fabrika Koordinatörü Mehmet Kölhan,  yaptığı açıklamada, halihazırda ihracat talebini karşılamak için yoğun üretim gerçekleştirdiklerini, bayramla birlikte iç talepte de bir artış yaşandığını söyledi.

Torku Bisküvi, Kek, Kraker, Gofret Üretim Tesisleri’nde un ham maddesini kendilerinin karşıladıklarını ve fabrikada unun yanı sıra yan mamul olarak kepek, razmol, bonkalite ve rüşeym üretimi yapıldığının bilgisini veren Kölhan, ‘Bu yıl bayramlık çikolata siparişlerimizde geçen seneye kıyasla yüzde 10’luk bir artış yaşadık. Mevcut üretim hatlarımız ihracat ürünleriyle dolu olduğu için, kapasitemizi artırmak amacıyla yeni bir yatırım yapma kararı aldık. Bu yatırım sayesinde üretim kapasitemizi genişleterek, gelecek yıl daha fazla bayramlık çikolata üretmeyi ve artan talebe daha verimli bir şekilde yanıt vermeyi hedefliyoruz.’ diye konuştu.

Dolgulu ve çeşnili çikolata üretimini artırmak amacıyla yeni bir çikolata kalıp hattı yatırımı gerçekleştireceklerini söyleyen Kölhan, ‘Bu yatırımla birlikte, üretim kapasitemizi günlük 25 ton artırarak daha geniş bir ürün yelpazesi sunmayı hedefliyoruz.’ ifadesini kullandı.

Yeni üretim hattı sayesinde 50 kişiye istihdam sağladıklarını aktaran Kölhan, ‘Özellikle ihracat pazarına yönelik olarak planlanan bu üretim hattı, tam kapasiteyle çalıştığında yıllık 20 milyon dolar değerinde ihracat hacmi yaratacak olup, global pazardaki rekabet gücümüzü artırarak markamızın uluslararası alandaki konumunu güçlendirecektir.’ değerlendirmesinde bulundu.

Çikolata ürünlerinde özellikle dolgulu ve çeşnili seçeneklere olan ilginin artış gösterdiğini ifade eden Kölhan, özellikle Antep fıstıklı ürünlerin tüketiciler tarafından daha fazla tercih edildiğini dile getirdi.

Kölhan, şekerleme kategorisinde kendilerini rakiplerinden ayıran en önemli özelliğin, glikoz şurubu kullanmadan üretim yapmaları olduğunu vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı:

‘Özellikle yumuşak şeker segmentinde, bu alanda tamamen glikoz şurupsuz üretim yapan tek firma olmamız, ürünlerimize olan ilgiyi artırmaktadır. Genel olarak şekerleme grubunda, yumuşak şeker çeşitlerine yönelik talep daha yüksek seviyededir. Bunun yanı sıra, Konya’nın yöresel tatlarından biri olan Mevlana şekerini de bayramlık olarak üreterek, Türkiye genelinde satışa sunuyoruz. Böylece hem geleneksel lezzetleri yaşatıyor hem de geniş bir tüketici kitlesine hitap etmeye devam ediyoruz.’

Üretim tesislerinde bayram öncesi vardiya ve mesai düzeninde herhangi bir değişiklik yapmadan mevcut sistemle üretime devam ettiklerini dile getiren Kölhan, özellikle bayram dönemine yönelik artan talebi karşılayabilmek ve müşterilere kaliteli, taze ürünleri sunabilmek adına, bayramlık ürün hatlarında üretimi kesintisiz bir şekilde sürdürdüklerini anlattı.

   ‘Ramazan Bayramı için gerekli olan tüm ürün sevkiyatlarımızı başarıyla gerçekleştirdik’

Kölhan, bu doğrultuda, fabrikada 7 gün 24 saat aralıksız üretim yaparak siparişleri zamanında ve eksiksiz bir şekilde teslim etmeyi hedeflediklerini aktararak, ‘Üretim süreçlerimizde, yüksek verimlilik ve kalite standartlarını koruyarak çalışmaya devam ederken, ekiplerimiz de vardiyalı sistemde büyük bir özveriyle görevlerini yerine getirmektedir.’ ifadelerini kullandı.

    Ürettikleri ürünlere olan talebin her geçen gün daha da arttığının altını çizen Kölhan, konuşmasına şöyle devam etti:

‘Hem yurt içi hem de yurt dışı pazarından gelen yoğun talepler doğrultusunda, ekiplerimizle birlikte yoğun bir çalışma süreci içerisindeyiz. Tüketicilerimize, en doğal ve lezzetli ürünleri sunabilmek için her aşamada özen gösteriyoruz. Ramazan Bayramı için gerekli olan tüm ürün sevkiyatlarımızı başarıyla gerçekleştirdik. Fındıklı, fıstıklı ve yumuşak lokum gibi ürünlerimizle bayramlık seçeneklerimizi genişleterek, market raflarında yerimizi aldık. Bu bayramda da her bayram da olduğu gibi herkesin sofralarına lezzet katacak, geleneksel tatlarla harmanlanmış yeni seçenekler sunuyoruz. Şimdi ise, Kurban Bayramı hazırlıklarına yoğunlaşmış durumdayız. Bu özel dönemde de, talepleri karşılamak ve müşterilerimize kaliteli bayramlık ürünleri sunmak adına üretim süreçlerimizi hızla sürdürüyoruz.’

Kölhan, ihracat pazarında dünya çapında önemli bir yer edindiklerine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı: ‘Şu an 100’e yakın ülkeye ürün ihraç etmekteyiz. Bu ülkeler arasında Japonya, Kore, Venezuela, Güney Afrika, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Irak, Filistin, Libya, Lübnan, Kanada ve Amerika yer alıyor. Bayramlık ürünlerimizi bu ülkelere de ulaştırarak, global pazarda daha da büyümeye devam ediyoruz. Bu yıl ayrıca üç yeni ürün çıkardık. Bunlardan ikisi kadayıflı dolgulu ürünler, diğeri ise Antep fıstıklı dolgulu ve tane Antep fıstıklı olarak geliştirdiğimiz yeni bir ürün. Bu yeni ürünlere büyük bir talep var ve üretim süreçlerimizde de bu talebe hızlıca cevap verebilmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.’

Devamını Oku

– Aşı Reddi Toplum Sağlığı İçin Risk Oluşturuyor

– Aşı Reddi Toplum Sağlığı İçin Risk Oluşturuyor
0

BEĞENDİM

Aşı reddi ve kararsızlığının toplum sağlığı için ciddi risk oluşturduğunu ifade eden N Ü Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, “Aşı reddi sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdittir” dedi.

Dünya genelinde enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde en etkili yöntem olarak kabul edilen aşılar, sadece bireyleri değil, toplumu da koruyan önemli bir sağlık aracı olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, aşılamanın, salgın hastalıkların yayılmasını engellemeye ve ciddi sağlık sorunlarının önüne geçmeye yardımcı olduğunu vurgularken, halk sağlığının korunması için yeni doğan döneminden itibaren aşıların ihmal edilmemesinin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyorlar.

Aşıların insan ve toplum sağlığı için öneminden bahseden N Ü Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, “20. yüzyılda dünya nüfusu yaklaşık olarak 2 milyar civarıydı. 100 yıl içerisinde bu rakam 7 milyara çıktı. Bu nüfus artışını 1800 ve 1900’lü yıllar arasında görmüyoruz. 2 büyük cihan harbi yaşanmasına rağmen bu hızlı nüfus artışının en önemli sebepleri arasında; Temiz su kaynaklarına erişim, antibiyotik üretimi ve aşılamalar yer almaktadır. Tıbbi tedaviler ve koruyucu tedbirler insanoğlunun ortalama insan ömrünü uzattı ve dünyadaki insan popülasyonunu artırdı. Aşılar, çocukluk çağında yapıldığında çocukların bağışıklık sistemi daha henüz tam gelişmeden, bulaşıcı hastalıklara karşı koruyan bir kalkan vazifesi görüyor. Aşılama, tıpkı bir ordunun sürekli tatbikatlar yaparak harbe hazır olması gibi bağışıklık sisteminin tatbikatlarla mikroorganizmalara mücadele etme pratiğini geliştirmektedir. Doğum anında ve doğumdan sonraki süreçte bebeğin doğru şekilde büyüdüğünü ve geliştiğini takip ederken eş zamanlı olarak bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek ve bulaşıcı hastalıklara karşı korumak amacıyla aşılamalar yapılmaktadır. Bu sayede de enfeksiyon hastalıkları kaynaklı sakat kalma ve can kaybı ihtimali çok düşüyor” dedi.

Türkiye’de 13 Hastalığa Karşı Bağışıklama Aşılamaları Gerçekleştiriliyor

Türkiye’de doğan her bebeğin Türk vatandaşı olup olmadığına bakılmaksızın Sağlık Bakanlığı’nın Çocukluk Çağı Aşılama Programı’na dahil edildiğini ve aşıların ücretsiz şekilde yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Kılıç, “Sağlık Bakanlığı’nın Genişletilmiş Bağışıklama Programı çerçevesinde bebeklere doğar doğmaz Hepatit B, 2 aylık olduğunda tüberküloz ve karma aşılar, 4’üncü ve 6’ncı aylarda bu aşılamaların devamı, 12,18, 24 ve 48’inci aylarda da farklı türden aşılar çocuklara yapılıyor. Türkiye’de 13 hastalığa karşı bağışıklama aşılamaları gerçekleştiriyoruz. Aşılama programı devletimiz için ciddi bir mali yük gibi görünebilir. Ancak bu aşılamalar gerçekleştirilmezse yaşayacağımız maddi ve manevi yük bunun kat kat üstünde olacaktır. Her geçen yıl kapsamlı, geniş ölçekli aşılama programları uygulamak için Sağlık Bakanlığımız ve üniversitelerimiz bilim kurulları ile bilimsel gerçeklikler doğrultusunda aşı programında güncellemeler yapmakta ve yenilikler ortaya koymaktadır. Mikroorganizmalarda yaşanan değişiklikleri ve memleketimizde görünen enfeksiyon hastalıklarını yakından takip ederek aşılama programımızı güncelliyoruz” ifadelerini kullandı.

Bebeklerde K Vitamini İhmal Edilmemeli

Son dönemlerde K vitamini enjeksiyonu da dahil olmak üzere doğumdan sonra çocukların tıbbi bir müdahale görmesini istemeyen ailelerin sayısının giderek arttığını ifade eden Doç. Dr. Kılıç, “Türkiye’de doğan her bebeğe henüz hastaneden ayrılmadan K vitamini enjeksiyonu uygulanmaktadır. K vitamini yapılan çocukların kanama ile ilgili hastalık geçirme ihtimalleri oldukça düşük seviyededir. Aşılar gibi K vitamini enjeksiyonunun reddi de çocuklarımızın sağlıklarını riske sokan, hatta hayati risk oluşturan bir durumdur. Yakın zamanda hastanemize doğumdan sonra herhangi sağlıkla ilgili müdahale yapılmasını istemeyen bir ailenin bebeği getirildi. Hastamızın doğumu evde gerçekleşmiş. K vitamini ve doğum sonrası yapılması gereken aşılar bebeğe ailenin kararı ile yapılmamış. Çocuk hastanemize getirildiğinde aşırı kusma şikâyeti ve genel durumunda bozukluk vardı. Hikayesinde evde doğduğunu ve K vitamini almadığını öğrendiğimizde bebekte beyin kanaması olabileceğinden kuvvetle şüphelendik. Yapılan tetkiklerle ne yazık ki hastamızda beyin kanaması tespit edildi. Beyin kanaması tespit edildiği için hastamız yoğun bakıma alındı ve takibi gerçekleştirildi. Yaşanan bu problemlerin sebebinin K vitamini enjeksiyonu yapılmaması olduğunu aileye ifade etmemize rağmen bir direnç ile karşılaştık. Uzun uğraşlar sonucunda aile tedaviye ikna oldu ve bebeğin kanaması durdu. Genel hali düzeldi. Hayati bulguları istediğimiz seviyeye geldi ve taburcu oldu. Toplumumuzda bu hususlarla ilgili bir kaygı ve tedirginlik olduğunda sağlık profesyonellerinden her daim bilgi alma imkanı mevcuttur. Sağlık Bakanlığı’nın aşılarla ilgili tereddütlerin tamamını giderecek doygun içerikli web sitesi vardır. Tüm anne babaların bu internet sitesini incelemesini tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu.

Aşı Reddi Sadece Bireysel Değil, Toplumsal Bir Tehdit

Aşı reddinin sağlıksız nesillerin yetişmesine neden olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Kılıç şu şekilde konuştu: “Bütün olumsuz haberlere, aşırı reddi ve kararsızlıklarına rağmen ülkemizde aşılama oranları halen yüksek. Bu bizi mutlu ediyor. Ancak aşı reddi ve kararsızlığı bu hızıyla memleketimizde devam edecek olursa aşısız çocuklar toplumumuzun tamamı için çok ciddi risk oluşturma potansiyeline sahip. Aşı reddi sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdittir. Dünyaya gözlerini yeni açmış savunmasız çocuklarımızın ebeveyn olarak bizlerin sorumluluğunda olduğu hiçbir zaman unutulmamalı. Her çocuğun aşılama kampanyaları ve Genişletilmiş Aşılama Programı ile korunmasının temel bir hakkı olduğuna inanıyorum.”

Devamını Oku

– Yaptığı Üretimle Katma Değer Sağlıyor

– Yaptığı Üretimle Katma Değer Sağlıyor
0

BEĞENDİM

KONYA’DA ÇEVRECİ FABRİKADA ÜRETİMDE ORTAYA ÇIKAN ISININ KULLANILDIĞI SERADA DOMATES YETİŞTİRİLİYOR 

        Konya’daki Çumra Şeker Fabrikası’nda üretimde ortaya çıkan ve “çürük buhar” da denilen atıkla maliyetsiz ısıtılan 40 dönümlük serada kışın da yetiştirilen domatesler, iç pazara ve yurt dışına satılarak katma değer sağlanıyor.
Büyük hissedarı, 39 bin çiftçinin ortak olduğu Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi olan Konya Şeker bünyesinde “sıfır atık prosesi” ile üretim yapan Çumra Şeker Fabrikası’nda ortaya çıkan atıklar, başka üretimlerde değerlendiriliyor. Bu atıklardan, kulelerde yüksek enerjiyle soğutulması gereken “çürük buhar” (belirli amaç için üretilen buharın kullanımından arta kalan buhar), kurulan serada dolaştırılarak, ısıtma maliyeti olmadan domates yetiştirilmesine imkan sağlıyor. Tarımsal ilaç kullanılmayan serada, zararlılarla mücadeleyi avcı böcekler yapıyor.Burada yılda üretilen ortalama 1600 ton domatesin yarısından fazlası ihraç ediliyor.
 PANKOBİRLİK Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu, AA muhabirine, yürüttükleri enerji ve çevre odaklı rehabilitasyon projeleriyle, doğal kaynakları daha etkin kullanmayı, çevreyi korumayı ve enerji tasarrufu sağlamayı amaçladıklarını söyledi. Erkoyuncu, üretim kampüsündeki 40 dönümlük, biyolojik mücadeleyle doğal üretim yapılan, ultra klima sistemli ve topraksız domates serasının, “sıfır atık prosesi”nin önemli bir safhasını oluşturduğunu dile getirdi.
 “SİSTEMİN BİRÇOK AVANTAJI VAR, DEZAVANTAJI YOK”
Soğuk iklime rağmen domates serasını görenlerin önce şaşırdığını anlatan Erkoyuncu, “Konya sert ikliminden dolayı normalde seracılığa uygun değil. Termal kaynaklarla ısıtılan seraları bir yana alırsak, seracılık genellikle kışın ılık olan kıyı bölgelerde olur. Bizim burada seracılık yapmamızın temel bazı amaçları var.” ifadelerini kullandı.
Erkoyuncu, kurdukları sistemin, çevresel ve ekonomik birçok fayda sağladığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:           “Seramız, fabrikamızdaki, teknik tabiriyle ‘çürük buhar’ dediğimiz atık buharı değerlendirmek için kuruldu.         Fabrikada normalde çürük buharı soğutmamız için işlem gerekiyor. Borularla taşıdığınız buharın ısısından hem sera faydalanıyor hem de şeker fabrikası bunu soğutmak için ekstra bir işlem yapmıyor. Yani bir taşla iki kuşu vurmuş oluyor. Ayrıca burada bir istihdam da yaratmış oluyoruz. Serada yaklaşık 50 kişi çalışıyor. Bölgenin ihtiyacı karşılanıyor. İhracat da yapıyoruz. Zarar da etmiyoruz. Bizim için çok ideal bir organizasyon. Fabrikaya iki türlü desteği var. Üçüncüsü, çevreye de bir desteği var. Bir de insanlara sağlıklı, leziz bir ürün sunuyoruz. Yani sistemin birçok avantajı var, dezavantajı hiç yok.”  KAYNAK: AA

Devamını Oku

– Türksat’ın Veri Merkezi Kapasitesi Artacak

– Türksat’ın Veri Merkezi Kapasitesi Artacak
0

BEĞENDİM

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU:
“GÖLBAŞI VERİ MERKEZİ, KRİTİK BİLGİLERİ BARINDIRAN KURUMLARIN VERİ VE BULUT HİZMETİ İHTİYAÇLARINI YERLİ YAZILIM İLE KARŞILAYACAK”
“TÜRKSAT’IN MEVCUT VERİ MERKEZİ FİZİKSEL KAPASİTESİ İLK FAZDA 3 KAT, İKİNCİ FAZDA İSE 8 KATIN ÜZERİNDE ARTIRILACAK”
“28 BİN 500 METREKARELİK ALANI İLE TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK VERİ MERKEZLERİNDEN BİRİ OLACAK”
“KURUM VE KURULUŞLARIN OLAĞANÜSTÜ DURUMLARDA DAHİ GÜVENLİ VE KESİNTİSİZ HİZMET ALMASINI SAĞLAYACAK”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin dijital dönüşümde kritik bir rol üstlenen Türksat’ın veri ve bulut teknoloji ihtiyacını karşılamak amacıyla Türksat’ın planladığı Gölbaşı Veri Merkezinin 28 bin 500 metrekarelik dev bir alanda hayata geçeceğini kaydetti. Bakan Uraloğlu, Türksat’ın veri merkezi kapasitesini 8 katın üzerinde artıracak Gölbaşı Veri Merkezi ile e-Devlet Kapısı başta olmak üzere tüm veri ve bulut hizmetlerine yönelik ihtiyacı yerli yazılım ile karşılayacaklarını ifade etti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, e-Devlet Kapısı başta olmak üzere, Türkiye’nin dijital altyapısını kuran Türksat’ın yeni bir projeyi hayata geçireceğini bildirdi. Uraloğlu, Ankara’da kurulacak olan Gölbaşı Veri Merkezi ile kritik bilgileri barındıran kurumların iş sürekliliklerini sağlayabilmeleri için tüm veri ve bulut hizmetlerine yönelik ihtiyacı yerli yazılım ile karşılayacaklarını ifade etti. Bakan Uraloğlu, merkez hakkında yaptığı açıklamada “Gölbaşı Veri Merkezi, 28 bin 500 metrekarelik dev alanı ile Türkiye’nin en büyük veri merkezlerinden biri olacak.” dedi.
Türksat’ın Veri Merkezi Kapasitesi Artacak
Türksat’ın Gölbaşı yerleşkesinde kurulacak Veri Merkezi için tasarım ve projelendirme çalışmalarının tamamlandığını belirten Uraloğlu, “Projenin inşaat, elektrik altyapısı, mekanik altyapı ve telekomünikasyon altyapısının yapımına bu yıl içerisinde başlanacak. Yapılacak yatırım ile Türksat’ın mevcut veri merkezi fiziksel kapasitesi ilk fazda 3 kat, ikinci fazda ise 8 katın üzerinde artırılacak.” açıklamasında bulundu.
Olağanüstü Durumlarda Dahi Kesintisiz Hizmet
Türksat Gölbaşı Veri Merkezi’nin 6 sistem salonu, 2 adet 20’şer kabinlik yüksek performans odası ve 6 bin metrekare beyaz alana sahip olması planlanırken, tesiste 200 kişi kapasiteli ofis çalışma alanın da bulunacağını belirten Bakan Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“21 MVA kurulu güç kapasitesi bulunacak merkez; enerji verimliliğinde LEED-Gold sertifikasına, veri merkezi standartlarında ise Uptime Institude TIER-III ve TSE 50600 uyumlu olarak kurulacak. Kurulacak veri merkezi; yapay zekâ uygulamaları, derin öğrenme, veri madenciliği, makine öğrenmesi gibi başlıklar altında veri analizi, veri kümelerinin işlenmesi, algoritmaların eğitimi, modelleme, tahmin, sınıflandırma, yüksek hızlı matematiksel hesaplamalar yapılması gibi hizmetlerin sunumu için gerekli altyapıya sahip olacak. Türkiye’nin en büyük kurum ve kuruluşlarının olağanüstü durumlarda dahi güvenli ve kesintisiz hizmet almasını sağlayacak merkez ile e-Devlet projeleri kapsamındaki hizmetlerde kesinti yaşanmasının önüne geçilecek.”
     2027 Yılında Hizmete Alınacak
Düşük karbon salımı ve yüksek enerji verimliliğine sahip olacak veri merkezi ile Türkiye’ye çevreye de duyarlı bir tesis kazandırılmayı planladıklarını anlatan Uraloğlu, “Ayrıca sektörde rekabetin sağlanması ve kamuda tasarruf için büyük bir oyuncu olarak görev yapacak Türksat, ülkemizin kaynaklarının etkin kullanılması amacına hizmet etmiş olacak. Bu yıl içerisinde temeli atılacak Gölbaşı Veri Merkezi’nin 2027 yılının ilk yarısında hizmete açılması planlanıyor.” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Konya Büyükşehir Belediyesi İlklere İmza Atıyor

Konya Büyükşehir Belediyesi İlklere İmza Atıyor
0

BEĞENDİM

Konya’da yaşayan vatandaşların talepleri doğrultusunda yapımına başlanan Konya Şehir Kütüphanesi projesi; yıkılan eski belediye binasının arazisinde, Alaaddin Tepesi ve Konya Kültür Park’ın kuzeybatısında 28.056 metrekarelik bir çalışma alanında tasarlanmıştır.
İçerisinde kitaplık, oturma salonları, etüt salonları, okuma odaları ve sosyal yapıların bulunacağı Konya Şehir Kütüphanesi, etrafında bulunacak park ile bütünleşen, geleneksel yapım teknikleri ile modern teknikleri arasındaki ilişkiyi tarihsel referanslar ile güçlendiren ve günümüze bağlı olarak yeni açılımlarla modernize eden bir yapı olarak inşa edilmesi hedeflenmektedir.

Proje tamamlandığında yaklaşık 200 adet farklı yaşlarda ve boyutlardaki ağaçlar ile doğal bir ortamda kitapseverlere hizmet verecektir.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.